Tarih :4.12.2013
XVII. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI EDB302U-KISA AÖF DERS ÖZETİ - 2013 KREDİLİ SİSTEM ÇAN EĞRİSİNE UYGUN-- açıköğretim, aöf arasınav, aöf bütünleme, aöf ders notları, aöf ders özeti.aöf konu özeti,

Ünite 1-17. Yüzyılda Tarihi ve Sosyo-Kültürel Hayat

 

ü  Dönemin en belirgin özelliği siyasi ve sosyal istikrarsızlıklardır. Bu dönemde dokuz padişah tahta çıkmış, vezirlik makamında da 62 farklı isim yer almıştır.

ü  Hâile-i Osmaniyye olarak adlandırılan II. Osman’ın katli, yönetimdeki bozulmanın en net göstergesidir.

ü  Celali isyanları sosyal hayatı olumsuz yönde etkiledi.

ü  IV. Murat, yaşanan olumsuzluklar karşısında 1634’ten itibaren çok sert tedbirler almaya başladı.

ü  IV. Murat’tan sonra tahta çıkan Sultan İbrahim, asabi, müsrif ve kararlarında tutarsız biriydi. Samur merakı nedeniyle hazineyi çarçur etmiştir. Halkın rahatsızlığı artıncaSultan İbrahim tahttan indirilip yerine henüz yedi yaşındaki IV. Mehmet tahta çıkarılmıştır.

ü  Kösem Sultan’ın başını çektiği saray entrikaları bu dönemde çığırından çıktı. Padişahı zehirlemeye çalışan Kösem Sultan yakayı ele verince çetesiyle birlikte katledildi.

ü  Bu dönemin sadrazamları Köprülü Mehmet Paşa ve oğlu Fazıl Ahmet Paşa istikrar yönünde ivme kazandırmışlardır. 1683 tarihli Viyana bozgunu ile birlikte iyi günler tarih sayfalarında yâd edilir hale geldi.

ü  Avrupa’da yüzyıldır devam eden uzak deniz seferleriyle birlikte sömürgecilik faaliyetleri kıtanın zenginleşmesini sağlamış, buna paralel olarak bilim ve düşünce alanında önemli isimler ortaya çıkmıştır. Sanat ve edebiyatta da Cervantes ve Shakespeare bu yüzyılın öne çıkan isimleridirler.

ü  1609’da ilk süreli yayın (StrassburgZeitung) yayın hayatına başladı.

1621’de ilk İngilizce gazete basılmış; 1631’de ilk resmî gazete sayılan “Gazzette de France” çıkarılmıştır. 1666’da ilk bilimsel dergi kabul edilen “JournaldesSavants of theParisianAcademie” yayımlanmıştır.

Köle ticaretiyle genişleyen tarım ekonomisi ve Katoliklerle Protestanlar arasında başlayan “Otuz Yıl Savaşları” (1618-1648) bu yüzyıla damgasını vuran önemli olaylardır.

 

Kadızadeliler, XVII. yüzyılda sosyal, kültürel ve dinî alanda gittikçe alevlenen ve devletin bünyesini de sarsan bir düşünce akımının temsilcileri idiler. “Kadızadeliler hareketinin amacı, İslam’ı Kur’ân-ı Kerim ve Resul-i Ekrem’in sünneti dışındaki bidat sayılan unsurlardan arındırmak ve bu anlayışı devletin bütün kademelerine yaymak olarak nitelendirilebilir”.

IV. Murat’ın tütün yasağı getirmesi ve kahvehaneleri yıktırması gibi kararlarının arkasında da Kadızadelilerin etkisi vardır.

Naima, Kadızadelilerin elde ettiği bu gücün zamanla rüşveti meşrulaştırma, haksız kazanç sağlama ve makamları parayla satmaya kadar varan bir duruma geldiğini yazmaktadır.

1656’daki Çınar Vakası (veya Vaka-i Vakvakiyye) adı verilen hadise ile pek çok kişi katledilerek çıkarcı, rüşvetle servet biriktiren ve devlette kargaşa çıkaran çevrelere gözdağı verilir.

Köprülü Mehmet Paşa Kadızadelilerin bir fitne grubu haline geldiğini tespit ederek bu hareketin önün almıştır.

Sebk-i Hindî; Hint düşüncesi ile İran şiir geleneğinin sentezinden oluşan bu yeni üslup, Türk edebiyatı üzerinde de etkili olmuştur.

Bu yüzyılda özellikle klasik edebiyat şairlerinin musikiye yönelmeleri ve güfte yazmaları dikkat çekici bir durumdur.

Bu yüzyılda musiki mecmualarının yazılması da önemli bir gelişme olarak kaydedilmelidir. Bilhassa, asıl ismi AlbertoBobowsky olan Leh asıllı Ali Ufkî Bey’in pek çok saz ve söz eserini eski Batı notası ile kayıt altına alması çok sayıda eserin kaybolmasını önlemiş ve günümüze hazine değerinde eserlerin ulaşmasını sağlamıştır.

 

XVII. YÜZYILDA TÜRK EDEBİYATI

Bahtî mahlasıyla daha çok dinî nitelikli şiirler söyleyen I. Ahmet, atlara olan özel ilgisinden dolayı “usta binici” anlamındaki Farisî mahlasını kullanan Genç Osman,Muradî mahlaslı IV. MuratVefayî mahlaslı IV. Mehmet hem padişah hem de şair olarak sanat hayatında yer almışlardır.

Bu dönemde, eserlerindeki farklı üslup ve söyleyiş kudretiyle öne çıkanlar şunlardır:GanizadeNadirî, AzmizadeHaletî, Nefî, NevizadeAtayî, Şeyhülislam Bahayî, Şeyhülislam Yahya, Riyazî, Fehim-i Kadîm, Cevrî, Nailî-i Kadîm, Nedîm-i Kadîm, Neşatî, Mezakî, Sükkerî, Nazım, Fasih Ahmet Dede, Rasih, Ramî Mehmet Paşa, Nabî, Sabit.

Bu dönemde başlıca dört önemli üslup ve bunların temsilcilerinden bahsedilebilir:

1. Bakî Tarzını Devam Ettiren Gelenekçiler

2. Yeni Üslup Arayışındaki Şairler

3. Hikemî ve Mahallî Tarzın Temsilcileri

4. Tasavvufi Şiir Mensupları

 

Bakî Tarzını Devam Ettiren Gelenekçiler

Bakî’nin zarif, ahenkli ve nükteli gazel tarzı, XVII. yüzyılda Şeyhülislam Yahya,Bahayî,

Mezakî ve Nedîm-i Kadîm gibi şairler tarafından sosyal bir içerikle de zenginleştirilerek sürdürülmüştür.

 

Yeni Üslup Arayışındaki Şairler

Sebk-i Hindî, XVII. yüzyılda Fehim-i Kadim, Şehrî, İsmetî, Nailî ve Neşatî gibi divan şairlerini etkilemiştir. Özellikle Nailî ve Neşatî, Hint üslubunun XVII. yüzyıldaki en önemli temsilcileri olarak tanınır.

Hikemî ve Mahallî Tarzın Temsilcileri

Hikemî tarzın en büyük ustası sayılan Nabî’den (1642-1712) önce AzmizadeHaletî(1570-1631), “hakimane şiir söyleme” anlayışını rubai tarzındaki ısrarıyla benimsemiş görünür.

Hakîmâne şiir söyleme anlayışı, İran edebiyatında Şevket-i Buharî ve Saib-i Tebrizîtarafından temsil edilmiştir.

XVII. yüzyılda Erzurum’da Şanî ve Abî; Urfa’da Reşîd ve Faik; Edirne’de Cahidî,İbrahim

Gülşenî ve Abdülhay Celvetî gibi şairler, klasik kültürle beslenen ve aruz veznini ustaca kullanan popüler şairlerdendir. Bu şairlerden bir kısmı İstanbul’a gelerek eserlerini burada verdiği hâlde birçoğu, kendi muhitinde yaşamayı yeğlemiştir.

Nazire mecmuası düzenleme geleneği, XVII. Yüzyılda BudinliHisalî tarafından devam ettirilmiştir. Onun Metaliü’n-Nezair’i (y. 1652) ve derleyeni bilinmeyen nazire mecmuaları ile bu gelenek devam etmiştir.

 

Tasavvufi Şiir Mensupları

Halvetiliğin XVII. yüzyılda pek çok şöhretli halife yetiştiren temsilcisi Elmalılı Ümmî SinanKutbü’l-Meani’si ve Divan’ıyla sufi şiirin önde gelen temsilcileri arasına girmiştir.

Niyazî-i Mısrî, Ümmî Sinan’dan aldığı feyzi İbn Arabî’nin görüşleriyle yorumlayarak tasavvuf edebiyatı içinde müstesna bir konum elde etmiştir.

İsmail Hakkı Bursevî (1653-1725) de bir divan tertip etmiştir (Yurtsever 2000).

XVII. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden Sunullah Gaybî de ilahilerinde hece veznini tercih etmekle birlikte, aruz vezniyle de şiir kaleme almıştır.

 




 

Etiketler: XVII. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI EDB302U-KISA AÖF DERS ÖZETİ - 2013 KREDİLİ SİSTEM ÇAN EĞRİSİNE UYGUN açıköğretim, aöf arasınav, aöf bütünleme, aöf ders notları, aöf ders özeti.aöf konu özeti, -